- Dit dit mesajlar, çağrılar ve telefonun verdiği huzursuzluk,
- Zarıl zarıl zil çalan, alacaklı gibi güm güm kapıya vuran veletler,
- Arayan, soranlar, sitem edenler, yalnızca bayramda hatırlanan "büyükler", başım sıkıştığında yanımda olmayan ama varlığımı yalnızca onları aramadığımda hisseden "büyükler", sadece benden 5-10 yıl önce doğdukları için saygı duyulması gerektiği düşünülen "büyükler"
- Bayramlarda daha bir ortaya çıkan ikiyüzlülük hali, "Aman çok özledik"ler falan...
- Evde oturup misafir beklemek,
- Evden çıkıp dışarda bir plan yapamamak,
- Sokaklardaki ipsiz sapsız kalabalık,
- İnsanlardaki çaresizlik, yüzlerine yansıyan mutsuzluk,
- Misafire yapılmış börek çörekleri mideye indirme ve popoya, göbeğe yapıştırma hali,
- Her evin mutfağından tüten kavurma kokusu,
- Akşam haberlerinde çıkacağına şimdiden yüzde bi'milyon emin olduğum "sahibinin elinden kaçan dana" ve "acemi kasabın harikaları" haberleri,
- Dışarıdaki mis gibi pırıl pırıl havaya rağmen sokakların kalabalığından korkup dışarı adım atamamak
- Genel anlamda huzursuzluk işte...
Bizim bayramlarımız da gerçekten bayram havasında geçebileydi keşke!
bunuda ekleyelim : kurban bayramında yine yağmur yağdı ; doğa ana neferlik yaptı.
YanıtlaSilevet, yaratıcı türk basınına sevgilerimizle efem...
YanıtlaSil