14 Kasım 2011 Pazartesi

taşınma

Uzun süre düşünüp kısa sürede gerçekleştirdiğimiz taşınma seremonimiz kimse daha fazla hasar görmeden neyse ki sona erdi. Kah bir perde düğmesi için birbirimize girdik, kah yüksek birlik ve beraberlik duygularıyla tüm ev ahalisi olarak bir çorba kepçesinin peşine düştük...acısıyla tatlısıyla yerleştik sonunda!

Şahsen yaşadığım tüm evlerde kendi alanımı banyo ile odam arasında kurduğum için ilk olarak odama el attım, "herşeyin yerli yerinde" olması hali çok canımı sıktığından herhalde, odayı deli bokuna çevirmenin çok yakından bildiğim birkaç yolunu denedim, buradan da paylaşmak istedim:

Kırmızılar benim Eminönü'nden topladıklarım, pembe dantel olanı babannem yurtdışından almış yirmi otuz kırk yıllaaar önce...Beyaz, elektrik bantı. Yuvarlaklar eski püskü çantadan çıkma metal sap. "Bundan kesin bişey yaparım ben" diyip atmadığım ıvır zıvırdan sadece biri :)

Napmışız, işte efendim, elektrik bantıynan dolaya dolaya beyaz zemin hazırlamışız yumarlağımıza, üzerine başka başka cici kurdelalar saralım diye..

 Görsellik açısından çarşafın üstünde çeşit çeşit fotooraflar çekmişiz...
 Efem keyfimize göre kesmişiz biçmişiz....
 Beyaz zeminin üzerinden dolana ay dolana modeli pembe dantel sarmışız...

 Sonra en eğlenceli kısım tak takıştır yap yakıştır... Malzeme seçmece...
bir tavşi..

 iki tavşiii...
 hoppa...
Bu da diğerinin arkadaşı...
Bir tasarmanın en temel amacı fonksiyonellik olmalı diyen ben için bu yumarlakların işlevi de boş kalan yatağımın headboard bunting'ine abilik etmeleri...İçlerine sevdiğim fotoğraflar yapıştırılıp yatağımı dayadığım duvara çivilenecek. sonra da arasına mahya gibin yılbaşı ışıkları gereceğim. Hemen paylaşasım geldi diye hemen attım fotoları, bitmiş halini de 3-5 güne postalarım sanırım.

Böyle işte.

Crimson rose çarşafım dünyanın en ferah nesnesi ayrıca, hastasıyım...
Materyalle kurduğum duygusal bağı seveyim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder