hayal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hayal etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2010 Perşembe

Mecaz

6-7 yaşlarında "çiçeği burnunda" deyimini ete kemiğe bürüyüp yaratıcı(!) çocuk zekamla anneannemin yapma çiçeklerini burnuma bantla yapıştırıp alkış toplamamdan bu yana mecaz anlatım ve mizah ilişkisine ilgi duyarım. Ve evet, 7 yaşında sevimli olabilen durumlar, 25 yaşında itici olabilir, farkındayım :)

 burada bu illustrasyonları görünce aklıma geldi...
Magic Mushroom

Kalp Krizi
"Eş anlamlı"kelimesinin eş anlamlısı nedir?

Şeytan Ayrıntıda Gizlidir






23 Eylül 2010 Perşembe

Büyüyünce ne olsaydım?

bayılıyorum yoğun iş günlerine, ama malesef bugün onlardan biri değil. ortaya koyduğum bir şey yoksa eğer elle tutulan, yapacak iş de buşamıyorsam, kendime bi kahve yapıp Everything's Illuminated soundtrack albümünü de ekliyorum Grooveshark playlist'ime, o blogdan bu bloga zıplıyorum, etsy'den, pasaj'dan ciciler bakınıyorum, arkadaşlarımı arıyor az biraz sohbet ediyorum. Burada olmaktan mutluyum aslında ama yapmaktan çok daha mutlu olacağım meslekler olurdu.

Mesela gurme olmak isterdim, öyle sonradan "gurme"lerden değil, gerçekten ağzıma attığım bir lokmanın, bir sosun içinde kaç çeşit ayrı tad olduğunu anlayabilecek, baharatların ismini verebilecek, kaç derecede ne ateşinde piştiğini söyleyebilecek bir gurme olmayı çok isterdim.

Ya da ayakkabı üreticisi ya da terzi... ama öyle fabrikada seri üretim filan değil, derisini, kumaşını kendim seçmeliyim; biçkisini, dikişini, topuğunu, rengini, fiyongunu, ponponunu herşeyini kendi ellerimle yapmalıyım. Tek tek düşünmeliyim her bir detayı üzerine, en iyisi hangisi olur diye. Sonunda ortaya çıkan "şey" tamamen benim elimden çıkmış olmalı.

Geçenlerde varolduğunu öğrendiğim bir denişik meslek de adını hatırlayamıyorum ama sahte müşterilik gibi birşey. Göreviniz, sizi kiralayan sahiplerinizin mağazalarına giderek gerçek bir müşteriymiş gibi davranmak, ürünleri kontrol etmek, satıcılarla konuşmak, yardım istemek, ürünleri denemek, diğer müşterilerin davranışlarını izlemek, hırsızlıkları tespit etmek ve müşteri yorumlarını çaktırmadan dinlemek ve benzeri atraksiyonlar. Bunu da olmak isterdim. Hem de o mağazalardan aldığınız ürünlerin sadece belli bir yüzdesini ödüyorsunuz ve sonunda sizin oluyor ürünler. Mis! Arayıp da bulamadığım şey, hem gezeyim boş boş mağazaları, hem alışveriş yapayım üzerine bi de para kazanayım, daha ne isterim :)

Pastacılık :) Turtacılık :) Geçen sene Pushing Daisies izlerken daha da bir heyecanla bağlandım bu fikre, ileride bir gün, ama bir gün mutlaka yapıcam bunu, pasta, turta, kurabiye yapıcam, kimse almazsa bedavaya dağıtıcam ama yapıcam diye.. Şimdi yanıma bir nefer daha buldum, yumurta kırabildiğinden bile süphe duyduğum sevgilimin de pastacılık konusunda en az benim kadar hevesli olması beni çok mutlu ediyor. Şimdilik yumurta bile kıramayabilir ama güveniyorum ona, isterse becerebileceğinden eminim, nefis küçük makaronlar yapacak bana, çilekli tartlar ve lila rengi minik cupcake'ler :)


Görüldüğü gibi blog, hayal alemim geniş, belki ileride bir gün diyerek sürekli ertelesem de olacak bir gün. Ama vakit gerçek hayata dönme vakti:

- Lülülülü....Nerede o fiyat listesi?.... fuar için biletleri dosyaya koydum!.....Efendim?....Peki, Zebercet Bey, talebinizi satış müdürümüze ileteceğim. (Allah belanızı versin Zebercet Bey, o listeyi dosyasıyla birlikte dik tutup üzerine oturun lütfen.) Onaylıyor musunuz?

4 Eylül 2010 Cumartesi

SSS (Şu sıralar sevdiklerim)

* Havaların artık yavaş yavaş serinlemeye başlaması ve gece üşüyerek uykudan uyanmak
* Her gün bir yenisini eklediğim hobilerim
* Mezun olmak; aslında bir yandan bunalım da yaratıyor ama şu sıra boş gezenin boş kalfası olmanın tadını çıkarıyorum
* Dekorasyon dergileri karıştırmak
* Midemin artık bulanmaması
* Mısır patlatıp minicik bilgisayar ekranımdan film izlemek, bunun için en güzel mevsim sonbahar karşınızda!
* Ben ne yapacağım diye düşünmemek :)
* Sevdicekle yağmurlu günler hayali
* Sürprizler

30 Temmuz 2010 Cuma

gitme diyorum sana, gitme!



çok su verince ölür ya çiçekler.
çok ağlarım, çürür gözlerim gidersen eğer.
ben senin gülbahçende oyunlarıyla mutlu
ve affedilmeyi çok seven yaramaz bir çocuğum.
sen ne güzel güldün, solmuyordun.
hem çok seviyordun hem beni yormuyordun.
çiçekler.... çiçekler sevildikçe büyür.
gitme diyorum sana gitme!
çiçeklerim benimle ölür.
buralardan gitme.
buralar gitsin, sen gitme.
gitmek çözecekse...
ve biri gidecekse...
buralar gitsin, sen gitme...

sen gitme!

-bir yandan şarkıyı dinlemek, diğer yandan şarkının bana hissettirdikleri ve düşüdürdükleri ve yerlerinden fırlayan duygular ve hayaletler... ve her birinin üzerinden tozlarını üfleyip, sevip okşayıp, gönüllerini edip yerlerine geri göndermek.

29 Temmuz 2010 Perşembe

bu yaz o yaz, yaz, bez



Yaz gelince solungaçlanıp pullanıp balık kontenjanından Akdeniz sahil açıklarında yaşamak istiyorum. İnsanın uykusunda bile ensesini ıslatan yapış yapış havadan daral geldi yahu! Kaldırımda yürürken ayakkabımın lastiği sakız gibi taşlara yapışıp, pizza peyniri gibi uzuyor sanki. Üstüne üstlük bir de sıfır zayiatla, birkaç kuru öksürükle atlattığım soğuk kış günlerinde yaşamadığım soğuk algınlığı ve iltihabik durumu havanın 40. derecesinde yaşamak da hayıflanmaya ayrı sebep!

Bundan 3-4 yıl evvel - ki şanslı olduğum bir dönemmiş birçok açıdan- sağduyulu ve akıllı teyzemin "yavrum, hazır öğrenciyken, zamanın bolken 4 ay yap tatilini git Akçay'da,Ayvalık'da, Assos'da gez, toz, denize gir, kitabını oku, kafanı dinlersin!" öğütleriyle "iyi madem" diyip sıradan ve önemsiz bir şeymişçe yaptığım tatillere öyle ihtiyacım var ki şimdi...

Ne gam, ne keder... En büyük derdim akşam kırmızı eteğimi mi giysem, yoksa yeşil eteğimi mi... 3 noktalar artmaya başladı yazıda, bu demek oluyor ki maziye dalış var.

Bundan sadece 4 yıl evvel, belki 5, aklıma bile gelmeyecek neler geldi geçti hayatımdan!
Hayat böylemiş yahu, bi' garip bi'şey...

30 Haziran 2010 Çarşamba

ne istiyorum?



tez zamanda dikiş makinemle lavanta keseleri, yastık kılıfları ve oyuncak dikebilmek, kumaştan dünya kurmak,

odama eski apartmanlarda kullanılan taş karolar ile zemin yapmak

daha önceden çekmiş olduğum birtakım fotoğrafların çıktıları üzerine asetat kalemi ile saldırıp çeşitli eğlenceler yaratmak,

sevdiceğe verdiğim mercimek köftesi,macaron ve beğendi sözünü yerine getirmek

kalp kalbe karşı cansu ile görüşebilmek