4 Ocak 2011 Salı

Gizem in Wonderland

Bir önceki postta anlattığım gibi gerçekten maceralı bir Londra seyahati yaşadım, canım sıkıldı mı o başıma gelenlere, hayır. Yine olsa yine yapar mıyım, evet :) Bu post biraz şunu aldım bunu gördüm nevi bol fotoğraflı en sevdiğim cinsten olacak yani...

Londra'da daha önce keşfedemediğim ve bu gidişimde önünden geçerken durup sarılasım gelen birtakım marka ve dükkanlar keşfettim. Özellikle evine alışveriş yapmayı sevenler için daha önce de bahsettiğim Cath Kidston'a gitme ve midem bulanana kadar kurcalama şansım oldu. En beğendiklerim (ve sonrasında aldıklarım ) şunlar:



Cath Kidston'da kır evi tarzını oluşturabileceğiniz yüzlerce aksesuar, mutfak gereci, çanta, dikiş malzemesi, kumaş, banyo aksesuarları, tekstil ve takı bulabiliyorsunuz. Ayrıca son zamanlarda geliştirmeye çalıştığım cross-stitch için de bir kitap buldum, içinde harika desenler var, hiçbirini kumaş üzerine yapamazsam desenlerini kağıda boyarım duvara asarım hımh! içinden çıkan hediye kiti ile de kapakta gördüğünüz cüzdanı yapmayı planlıyorum.

Tam Cath Kidston süper harika diye kendimi paralarken Selfridges'te tesadüfen keşfettiğim başka bir marka beni yerden yere vurmayı başardı: Pip Studio Amsterdam
Kırmızı, pembe ve açık mavinin ağırlıkta olduğu bütün koleksiyonu çarşafı, yorganı ve şeker gibi yastıklarıyla toplayıp getiresim geldi ama bununla yetindim:


Selfridges demişken, en alt katında bulunan PEDLARS'a bayıldığımızı söylemeliyim. Birçok farklı tasarımcının tasarımının satıldığı bu mağazada göze çarpan (ve hemen alınan) yavruların hepsini bulamasam da en sevdiğim şu:

veeee renk&desenleri ile gözümüzü, fiyatları ile cebimizi şenlendiren caağnım Sass&Belle...

Buraya (Covent Garden'dakine) dozerle gidip o minicik şekerci dükkanı kılıklı mağazalarını toptan kaldırasım geldi...(kasada duran suratsız Çinli kadın hariç, beh) Gerçi 3 defa gidip el-kol dolu dolu çıkarak dozer kullanmadan da aynı etkiye ulaştık sanıyorum ama gözüm doymadı, doymuyor, hepsi benim olsun istiyorum! Hele bir de Urban Outfitters gibi kazığı dipten çakan mağazalarda gördüğüm ürünleri neredeyse 1/3 fiyatına burada görünce çılgınlar atarak doldur doldur poşetleri daha daha moduna girdim, parsayı kaldırdım

















Bir de beğenip de Christmas sezonunda bizden evvel başkalarının kaptıkları var ki onlar da şöyle:

Pırrrr... Uçtu kuşum :(

Whittard'ların hiçbirinde kalmamıştı bu Summer Blossom Cup&Saucer

Vitrinde görüp beğendiğimiz ancak raflarda kendisine ulaşamadığımız bu dandik yüzünden Selfridges'in her katını kendim talan etmekle kalmadım, görevlileri de tarumar ettim ama  malesef sonuç nanay :/


Bir de daha önceki yazımda bahsettiğim maceralı yolculuk dolayısıyla tatilin planladığım ilk günü olan cumartesi perperişan geçip Oyster'ımı da bir türlü yükleyemeyince Portobello'ya gidiş de başka bahara kaldı...Yüzüm yorgunluk ve uykusuzluktan kirece dönmese vallaha 3 km daha yürür giderdim ama ahdım olsun Portobello market, bu sefer gole yaklaşıcam , biliyorum!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder